Sevgili anne babalar... Arkadaş kelimesi sizin aklınıza ilk başta ne görüntü getirirse getirsin, biliyorum ki çocuğumun arkadaş edinmesini istiyorum, arkadaşlığın mutluluğunu yaşasın istiyorum dediğinizi duyar gibiyim. Küçücük miniğiniz oyun grubunda iyi oynamadığında, oyuncaklarını kimse ile paylaşmak istemediğinde, parka gittiğinizde yaşıtlarıyla oyun kurarken bunu bir 3. dünya savaşına dönüştürdüğünde ümitsizliğe kapılıyor ve çocuğum arkadaşlık kuramayacak mı? diye kendinizi yiyip bitirdiğinizi hissediyorum. Acele etmeyin. Çocuğunuzun da geleceğinde elbet arkadaşlıkları olacaktır. Sizin özenle hatırladığınız arkadaşlarınız çocukluk çağınıza mı ait? Bu kıymetli ve özenli hatırlar çocukluğunuzda kurulmaz; Bu yaşlarda çocuğunuz, erişkin anlamdaki becerilerden yoksundur. Büyük bir ölçüde hayatı kendi meraklarını gidermek üzerine yaşarlar. Onların başka çocuklarla grup halinde ve harika bir uyum içinde oynamasını beklemeyin. Onlar henüz bu empati kabiliyetinden yoksundurlar. Çoğu çocuk için en önemli kişi "ben" dir. Mesela alışverişe gittiğinizde onları ilgilendiren tek kısım almaktır. Onlar için geçerli tek bir program vardır. Onların programları.
Tüm bunlara ek olarak da küçük çocuklar biliyorsunuz ki yanlışı doğruyu ayırt etmede yetersiz, sosyal jestlerden tamamen eksik, güdülerini kontrol etme konusunda başarısızdırlar. Bunlar yalnızca sizin küçük çocuğunuza ait değildir. Çoğu çocukta vardır. Çocuğunuz arkadaşına oyuncak fırlatabilir, gidip başkasının oyunu bozabilir yaptığı kuleyi yerle bir edebilir. Sinirlendiğinde en yakınındaki kişiyim çimdikleyebilir, ısırabilir, itebilir.
Şimdi güzel bir haberim var. Tüm bunlara rağmen birkaç yıl içinde bu minik anti-sosyal varlık olan çocuklarımız paylaşmayı, uyum içinde olmayı, başkalarının duyguları ve hislerine duyarlı olmayı, anlaşmazlık yaşadıklarında bunu saldırganlıkla çözmek yerine iletişim kurmayı kısacası çocuğum arkadaşlarına vuruyor, çocuğum arkadaşlarıyla geçinemiyor gibi endişelerinize son verecek ve yolunu bulacaktır. Şimdi diyorsunuz ki "bu çocuk bu noktaya nasıl gelecek?" Hemen cevaplayalım :)
- Özgüven üzerine odaklanın. Tüm çocuklar başkalarının duygularına saygı duymaktan önce kendilerine saygı duymalıdır. İlk önce kendileri hakkında iyi hissetmek isterler.
- Çocuğunuz ile birlikte sosyal olun. Çocuklarınızın ilk sosyalleşme alanı anne babaları ile yaptıkları aktivitelerdir. Bunu illa oyun oynamak olarak düşünmeyin. Birlikte akşam yemeği yemek, piknik yapmak, oyun oynamak, gezmek, dolaşmak gibi tüm aktiviteler ona sosyalleşmeyi öğretecektir. Bunları yaparken sergilediğiniz tavırlar ona rol model olacaktır, bunu da lütfen unutmayın.
- Her zaman ilk seçim hakkını ona vermeyin. İlk ısırık hakkı onda olmasın. Oyun oynarken her zaman kazanmasına müsaade etmeyin. Paylaşmayı kurallara uymayı "lütfen" demeyi "teşekkür ederim" demeyi teşvik edin. Bunları öğrenmesi için sık sık ona bu kelimeleri tekrarlayın.
- Birebir ilişki ile başlayın. Çoğu küçük çocuk için bir seferde bir çocuk ile sosyalleşmek en kolay yoldur. Sık sık birebir randevular düzenleyebilirsiniz. Çocuğunuzun en iyi geçindiği arkadaşını seçebilirsiniz. Oyun saatlerini kısa tutun ve ikisini de meşgul edecek kadar oyuncak olduğundan emin olun. Bunu yaparken çocuğunuza bir oyun arkadaşı ve oyun şekli empoze etmemeye dikkat edin. Bu ona haksızlık yapmak olur ve ciddi bir direnç gösterisi ile karşılaşmanız da muhtemeldir.
- Üçlerden uzak durun. Küçük çocuklar için üç yalnızca bir kalabalığı ifade etmez. Sosyal bir kabus olabilir. Genellikle üçlü gruplarda az saldırgan olan ve sosyal açıdan en deneyimsiz olan diğer iki çocuktan çeker.
.jpg)
- Birliktelik beklemeyin. Eğer çocuğunuz belirli bir oyun grubu ile belirli bir süredir bir arada değilse genelde onların yanında ama onlardan ayrı oynamayı tercih edecektir. Çocuğum arkadaşlarından korkuyor, diye düşünmeyin. Aslında bu sosyal iletişimin ilkel bir parçasıdır. Kendi kendine seslice oyun oynayan çocuklar da birbirlerinin farkındadır. Birbirlerine baktığını, gözlemlediğini, taklit ettiğini ve sonunda gidip birbirlerinin elinden oyuncakları çektiğini görebilirsiniz. Zaman geçtikçe daha da somut ve düzgün bir ilişki kurduklarını göreceksiniz.
- Yardımlaşılan oyunları teşvik edebilirsiniz. Bu tarz aktiviteler birlikteliğe diğer aktivitelere göre daha fazla müsaade eder. Mesela saklambaç kovalamaca, bloklarla oynama gibi.
- tarafsız kalın ve yakında durun. Küçük çocuklar asla ama asla öngörülemezler. Ani patlamalar yaşayabilirler. Sosyalleşmeye yeni adım atmışsanız mutlaka ilk zamanlar gözlemleyin. Bir çocuğun açıkça haksız olduğunu düşünseniz bile asla araya girerek taraf olmayın. Sakince onları ayırın ve ilgilerini farklı yöne çekmeye çalışın.
- Şahsen karışmayın. Çocuğunuzun duygularını ilk sıraya koymak sizin için zor olabilir. Anne babalığın önemli bir kısmı göstereceğiniz bu saygıdır. Sizin duygularınızın çocuğunuzun sosyalleşme alanına girmemelidir. Bu çocuğunuza haksızlık olur. Eğer siz çok sosyal ve girişkenseniz ve çocuğunuz daha zorlanan ve pasif bir çocuksa bu konuda yaşadığınız hayal kırıklığı sizi çocuğunuzu eleştirmeye ve zorlamaya itebilir. Lütfen çocuğunuza vurulduğunda duyduğunuz kızgınlık, sorun çıkaran çocuk sizin çocuğunuzda bundan duyduğunuz utancın çocuğunuz için bir dezavantaj haline gelmesine müsaade etmeyin. O bir birey ve bunlarla başa çıkabilir. Ona zaman verin.
- Destek sağlayın. Eğer çocuğunuz bir anaokulu veya kreşe gidiyorsa, diğer arkadaşlarının arasına girmekte çekingense bu konuda öğretmenden destek isteyin. Öğretmeni onu başka bir arkadaşı ile grubun içine dahil etmeyi başarabilir.
- Çocuğunuzun sosyal stilini lütfen kabul edin. Her çocuk farklı bir sosyal stile sahiptir. Bazıları doğuştan sosyal bebeklerken, bazıları kenarda kalıp seyretmek ister. Bazıları iki, üç kişi ile bir arada kendini daha iyi hissederken, bazıları kendi başına oynamaktan daha çok hoşlanabilir.
- Olası problemleri not almak size fayda sağlayabilir. Mesela çocuğunuz arkadaş edinmek istiyor olabilir fakat saldırganlığıyla başa çıkamıyor olabilir. Arkadaş edinmek istiyor olabilir fakat çekingenliği ona engel oluyor olabilir. Bu davranışlar çocuğunuzun sosyalleşmesini etkilemeden önce lütfen harekete geçin
- Uygulama yapması için olanaklar tanıyın. Çocuğunuz, diğer çocuklarla ne kadar erken karşılaşırsa sosyalleşme eğilimi de o derece artar. Bu tür tecrübeler edinmesi için onu bir oyun grubuna yazdırabilir veya semtinizdeki oyun parkına daha sık götürebilirsiniz. Bunları yaparken asla baskı uygulamamaya dikkat etmelisiniz. Küçük çocuğunuza erken yaşta sosyalleşmesi için baskı kurmak, bu konuda ona yardımcı olmayacaktır. Hatta yaş grubunun ters doğası düşünüldüğünde onu daha da anti-sosyal yapabilir. Ona bol miktarda yer ve zaman tanıdığınızda onun bu eğlenceyi ve sosyalleşmeyi deneyimleyerek keşfetmesini sağlayabilirsiniz.
"Çocuğum arkadaşlarına vuruyor, çok saldırgan bunun üstesinden gelemiyorum. Gittiğimiz yerlerde onun bu saldırgan tavırları benim için utanç kaynağı oluyor. Çok üzülüyorum ve sinirleniyorum" bunlar size de tanıdık geliyor mu? Eğer cevabınız evet ise saldırganlık ile ilgili size bir kaç ufak öneride bulunacağım. Çocuklarımız saldırgan duygularını uysallaştırmayı kendi kendine öğrenemezler, bunun onlara öğretilmesi gerekir. Çocuğunuza bu konuda yardımcı olmak için şöyle bir kaç öneride bulunabiliriz:
- Kuralları örnekleriyle tayin edin. Yanlış davranışları nerede görürseniz görün açıkça belirtin. Örneğin televizyonda birbirine vuran iki insanı gördüğünde "birbirimize vurmamalıyız'" diyerek ona bunu her fırsatı değerlendirerek belirtin. Bunu kabul etmesi için defalarca tekrar etmeniz gerekebilir. Sonunda bunu kabul eder hale gelecektir.
- Haşin davranışlar sergilemekten kaçının. Bir yere geç kaldığınızda onu çok sevdiği kum havuzundan çekip çıkartıp, çekerek götürmek yanlıştır. Bu çocuğunuza sinirlendiğinde ve stres altında olduğunda başkalarına karşı sert ve haşin tavırlar gösterebilirsin mesajı verir. Siz kendi isteğiniz için ona haşin davrandığınızda o da kendi istek ve arzuları olduğunda çevresine haşin davranır.
- Orta yolda giden bir disiplin hedeflemeniz gerekir. Çocuğunuzu asla ama asla fiziksel yöntemlerle terbiye etmeyin. Bir yandan kurallar koyarak alt yapısını sağlamlaştırırken ona farklı seçim yapma seçenekleri sunarak seçme hakkı olduğunu ve değerli olduğunu hissettirmeniz gerekir.
- İyi davranışlarını ödüllendirebilirsiniz. Eğer çocuğunuz vurma, ısırma ve benzeri davranışlar sergiliyorsa bunu dikkat çekmek için yapıyor olabilir. Yaptığı iyi şeylerde taktir görmeyen ve değerli hissetmeyen çocuklar dikkat çekip ilgi odağı olmak için bu tarz davranışlar sergileyebilir. İyi davranışlarında bolca ilgi, sarılma, öpmek gibi davranışlarda bulunun. Kötü davranışlar sergilediğinde daha az ilgi göstermeniz yardımcı olabilir.
- Duygularını onaylayın. Tüm hareketleri kabul edilebilir ve normal olmasa da tüm duyguları normaldir. İstediği olmadığında sinirlenmesi normaldir ancak vurması yanlıştır. Bunu açıkça belirtin.
- Duygularını dile getirmesi için onu teşvik edin. Öfke, hayal kırıklığı, kıskançlık, üzüntü, korku. Bunları konuşun. Sorunları konuşmak olayları daha hafif çözmenize yardımcı olur.
- Duygularını dışa vurabilmesi için fırsatlar yaratın. Bastırılmış duygular kendini öfke, saldırganlık olarak dışa vurabilir. Çocuğunuz duygularını güvenli ve sağlıklı yollarla ifade etmesi gerektiğini zamanla öğrenecektir.

- Çocuğunuz yorulduğu zaman farkında olun. Yorgun çocuk hangi yaşta olursa olsun mantıksız davranabilir. Halsizlik ve yorgunluk her zaman muhakeme yeteneğini azaltır.
- Sıkıntıyı uzaklaştırın. İşi gücü olmayan çocuklar büyük yaramazlıklar yapabilirler. Onun sıkılabileceği şeyleri önceden tahmin etmeye çalışın.
- Hüsran duygularını en aza indirin. Eğer çocuğunuz çok saldırgansa bu bir hüsran ile ilişkili olabilir. Ona günlük yaşamda gereksinim duyacağı becerileri öğretebilir ve bu hüsran duygusunu en aza indirebilirsiniz.
- Rahatlatıcı aktivitelerle konu dışına çıkın. Her gün sakince ve sessizce birbirinize sarılmak, şarkı söylemek, kitap okumak gibi rahatlatıcı eylemler için aralar verin. Bu hem saldırganlığı dağıtmak hem de sizin için de rahatlatıcı olacaktır.
- Saldırgan olmayan örnekler sunun. Kendiniz ona örnek olurken eğer kendiniz tutamıyor ve kötü örnek olduğunuzu düşünüyorsanız, davranışı sergilediğiniz kişiden çocuğunuzun önünde özür dileyin.
- Ne zaman olayların dışında kalmanız gerektiğini bilin. Ufak tefek itişmeler kimseye zarar vermez. Olay büyürse müdahale edin.
- Ne zaman müdahale edeceğinizi bilin. Bir tarafın zarar göreceği kesinse araya girin. Tehdit etmekten kaçının.
- Taraf tutmayın. İlk yumruğu kimin attığını tespit etmeye çalışmakla zaman kaybetmeyin. Ne kendi çocuğunuzun ne de karşıdaki arkadaşının tarafını tutmayın. Tartışmanın kimin başlattığı fark etmese de, kavgayı sonlandırmak sizin görevinizdir.
- Kendiniz düşmanlığa başvurmayın. Azarlamak, dövülmek gibi davranışlar korkutucudur. Zorbalıkla çocuğunuzun itaat etmesini sağlamak, ona zorbalık yapması için rol model olmanızı sağlar.
- Azarlamayı bırakın. Çocuğunuza kavgayla geçen günden sonra "arkadaşına çok kabaydın, böyle yaparsan kimse seni sevmez. Arkadaşsız kalırsın. Kimse seni sevmez" demek veya oyundan yarım saat önce "Şimdi sakın ittirmemen gerektiğini unutma, paylaşımcı ol. Vurmak ısırmak yok" diye tembihlemek hiç bir işe yaramayacaktır. Onu uyumsuz hale getirir.
- Her zaman denetleyin. Yeni yürümeye başlayan çocuklar her zaman kavga etmeye meyillidir. Oyun saatlerinde yakından gözlemleyin ve denetleyin.
Sevgili anne babalar çocuğum arkadaşlarıyla geçinemiyor diye üzülmeyin. Bu bir süreç ve zamanla her şey yoluna girecek. Siz rol model olmaya ona destek olmaya ve onu hayata hazırlamaya gayret ettiğiniz sürece oda siz de mutlu ve sosyal olacaksınızdır. Sevgilerle...