Sevgili anne babalar... Çocuğum paylaşmayı bilmiyor, çok endişeleniyorum hissine kapıldınız biliyorum. Öncelikle şunu bilmelisiniz ki bu 2-4 yaş döneminde oldukça normaldir ve istediğimiz bir durumdur :) Çocuğunuz bu gelişim sürecinde, artık güvenli bağlanmayı güvenli ayrılma ve bağımsızlaşmaya çevirmeye çalışıyor. Çocuğunuz için artık seninki, benimki, ya da bizimki yoktur, sadece ama sadece "BEN" vardır. Sahiplenme kavramını hayatına yeni yeni katan çocuğunuz, bunun diğer insanları da kapsadığını, paylaşma ve sahiplenmenin diğer insanları da içerdiğini henüz kavrayamaz. Çocuklar bu dönemde yalnızca kendine ait şeylere benim demez. Parktaki kaydırak, yoldaki sahipsiz çiçek, otobüs, cama konan karga, teyzenin cüzdanı, babasının pijamaları ve aklınıza gelebilecek her şeye "benim!" etiketini çoktan koymuştur. Çocuğunuzun bu dönemde en sevdiği kelime "Benim!" kelimesidir.
Size ufak bir sır vereyim. Bu yaşta sergilediği bu tavırlar asla çocuğunuzun hayat boyu bencil olacağı anlamına gelmiyor. Diğer kişilerden çekip almak, bu benim demek, kendi sahip olduklarını sımsıkı tutmak ve asla kimseye vermek istememek çocuğunuzun özerklik ve kimlik saptama gereksiniminin, sınırları test etme ve haklarını korumanın normal bir göstergesidir. Çocuğum paylaşmak istemiyor diye kendinizi lütfen üzmeyin :)
Çocuğunuzun sahiplenme isteği sadece normal değil, paylaşmaya giden yolda gerekli ve çok önemli bir adımdır. Çocuğunuza sahiplenme duygusundan hoşlanma ve bunu takdir etme fırsatı vermediğiniz sürece paylaşmayı öğrenmekte de güçlük çekecektir. Sahip olmak çocuğunuzun gelişim cetvelinde paylaşmaktan çok daha önce gelir. Neredeyse tüm çocuklar yaşamlarının ikinci yılının yarısında artık sahiplenmeyi öğrenmiş olur. Ama paylaşmak için 3-4 yaşına gelinceye kadar zamanları var. Paylaşmayı 3-4 yaşında öğrenmeye başlayacaktır.
Çocukların paylaşması için neler yapılmalıdır diye düşünüyor ve sürekli kendinizi bu konuda yetersiz ve sabırsız hissediyor olabilirsiniz. Ailecek gittiğiniz bir yerde çocuğunuzun kendine ait olmayan bir eşyayı alıp benim diye yerlere yatıp ağlaması sizi çok fazla üzüyor olabilir. Çocuğunuzun paylaşma yolunda atacağı diğer adımlardan biri de ödünç verme ve ödünç alma kavramlarını hayata geçirmektir. Bir arkadaşının bir şeyi kullanmasına izin verince, bu bir oyuncak veya önce onun hakkı olan salıncak olabilir, geri alacağı yada kullanacağı fikrini kavrayamaz. Vermek çocuğunuz için bırakmakla eşleşmiştir. Bir şeyi birine verdiğinde onu bıraktığını düşünür.

Çocuğum her şeye benim diyor!
Çocuğunuz eve gelen misafir arkadaşına çok sevdiği bir oyuncağını taktim edebilir ya da zor bir gün geçiren annesi ile yemeğini, atıştırmalıklarını paylaşabilirken, bu jest cömertlikten çok çocuğunuzun kurduğu empatinin bir göstergesidir. Arkadaşını ya da annesini rahatlatmak için bu hamlede bulunur. Paylaşmıyordur. Çocuğum bazen paylaşıyor bazen paylaşmıyor ikileminin açıklaması budur. Yine de bu tarz davranışlarda bulunduğunda onu desteklemeli, teşvik etmeli ve alkışlamalısınız. Çocuklar taktir edildikleri davranışları tekrarlarlar. Tekrarladıkça öğrenir ve bunu alışkanlık haline getirirler.
Çocuğunuz bir oyuncağını ya da bir eşyasını arkadaşına, aile üyelerine taktim edebilir. Bu size böyle görünse de eğer taktim ettiği şeyi karşı taraftaki şahıs ciddiyetle kabul ederse, şiddetli bir öfke kendini gösterir. Aslında çocuğunuz paylaşmıyor karşı kişiye ödülüyle gösteriş yapmak istiyordur. Çocuğunuzun paylaşmaya karşı çıkması ne kadar doğalsa, nasıl paylaşacağını zamanla öğrenmesi de doğaldır.
Çocuğuma paylaşmayı öğretmenin yolları diye aradığınızı biliyorum. Ama şunu söylemeliyim ki bu bir süreç. Bu süreçte nereden başlayacaksınız:
- Çocuğunuza kendisine olan saygısını kazandırın. Güvensiz çocuklar paylaşmayı öğrenmekte daha çok zorluk yaşarlar Genellikle sahip oldukları bilgi ve birikimi kendileri hakkında hislerini güçlendirmek için kullanan, biriktirip saklayan kimseler haline dönüşürler.
- Çocuğunuzu paylaşmaya zorlamayın! Bir çocuğu paylaşmaya zorlamak, onun ihtiyaçlarını diğerinden daha az önemli gördüğünüzü düşünmesine sebep olabilir. Kişiliğinin ve özgüveninin yavaş yavaş geliştiği bu dönem oldukça hassastır. Çocuğunuz diğer çocuklar kadar önemli olduğunu hissetmek ister. Güvende olmayı çok ister. Sahip olduğu her şeyin başkası tarafından da kullanıma açık olduğuna inanmak, çocuğunuzun kendini rahatsız ve tehlikede hissetmesine neden olabilir. Bazı şeylerin yalnızca kendilerine ait olduğunu bilmeye ihtiyaçları vardır. Çocuğunuzu paylaşmaya zorlamak ona cömertlik adına hiç bir fayda sağlamaz ve bunu öğretmez. Siz ona paylaşmasını söylediğinizde bunu yaparsa yalnızca itaat etmiş olacaktır.
- Başka insanların da mülkiyeti olduğu kavramını ona sıklıkla hatırlatın. Çocuğunuz için bunu kabul etmek ne kadar zor da olsa, çevresindeki her şeye sahip olmadığı gerçeğini de ondan saklayamayız ve bunu ona hatırlatmaktan çekinmeyin. Bazı şeylerin çevreye ve gruplara ait olduğunu, bazı şeylerin diğer insanlara ait olduğunu öğrenmeleri gerekir. Çocuğunuzun kaydırağa binmek için, salıncakta sallanmak için sıra beklemesi, başka bir arkadaşına ait bisikleti kullandığında bunun ona ait olmadığını bunları alamayacaklarını öğrenmesi gerekir. Bu kuralları düzenli şekilde hatırlatmanız gerekir. Eğer bir dirençle karşılaşırsanız çocuğunuzu fiziksel olarak o ortamdan uzaklaştırın. Anlayışlı ama kararlı bir davranış sergilemeniz gerekir.
- Çocuğunuzun paylaşmaya karşı olan direncini başka bir açıdan görün. Sevdiği oyuncağından 10 dakikalığına ayrılması onun için 10 saate bedel olabilir. Bu size mantıksız gelse de aslında çocuğunuz için çok mantıklıdır. Lütfen kendinizi çocuğunuzun yerine koyun: Siz arabanızı, en sevdiğiniz elbiseniz ya da en özel mücevher parçanızı, sadece bir gebe bile olsa güvendiğiniz bir arkadaşınıza vermeye ne kadar istekli olurdunuz? Ödünç verdikleri şeyleri geri alacaklarını bilmeyen çocuklarınız için paylaşmak zannettiğinizden zordur.
- Çocuğunuza paylaşmanın zor olduğunu kabul ettiğinizi söyleyin. "Vera'nın bebeğinle oynamasına izin vermemen hiç iyi değil!" diyerek kızmak yerine ona "Bebeğini paylaşmanın zor olduğunu biliyorum. Senin için çok özel" diyerek empati ile yaklaşmaya çalışın. Bu anlayış, çocuğunuzun paylaşma konusundaki korkusunu ve isteksizliğini yenmesinde ona destek olacaktır. Oyun arkadaşına empati ile yaklaşmasını istiyorsanız ona yardım etmeye çalışın. "Bebeğimle oynamasına izin vermeyince Vera üzülüyor."

- Lütfen çocuğunuzun adına paylaşmayın. Çocuğunuzun oyuncakları ona aittir. Bunun önlemini aldığınızı gösterin: Oyuncaklarını bir arkadaşına vermeden önce her zaman ona danışın ve iznini alın; eğer sizin izin isteğinizi kabul etmediyse ısrarcı olmayın. Uzun zaman içinde bu saygı emin olun ki cömertliğe dönüşecektir. Çocuğunuz artık sahip olduğu şeyleri kıskançlıkla korumayı bırakacaktır.
- Çocuğunuzun paylaşması gerekli olduğu durumlar olabilir. Mesela bir oyun grubuna katılacak olabilirsiniz. Bu durumlarda önceden hangi özel oyuncaklarını kaldırması gerektiğini ve hangilerini paylaşmak isteyebileceğini onunla konuşun. Paylaşma artık bir norm haline gelene kadar, özellikle sahiplenme isteği fazla olan bir çocuğa sahipseniz, diğer oyun arkadaşlarının kendi oyuncakları ile gelmelerini teşvik edebilirsiniz. Zaman içinde kendi aralarında değiş tokuş yapmaya başladıklarını göreceksinizdir. Bu paylaşma yolunda ilk ve önemli bir adımdır. Eğer oyuncaklar için aralarında bir kavga çıktıysa fiziksel olarak birbirlerine zarar vermedikleri sürece kendi kullandıkları yöntemlerin işe yarayıp yaramadığını gözlemleyin. Barış sağladıklarında lütfen bu cömertliği kutlayın ve övün.
- Çocuğunuz için en önemli model sizsiniz. Lütfen çocuğunuzla paylaşın. Onun dikkatini sürekli paylaşmaya çekin. Botlarınızı denemesine izin verin, okuduğunuz kitaba merakla baktığında onu çağırın ve onun da bakmasına incelemesine müsaade edin. "Bu benim, ama seninle paylaşmayı seviyorum." diyerek ona açıklama yapın.
- Onunla paylaşma oyunları oynayın. "Sen arabanla oynamama izin ver bende sana kağıt destemle oynama izni vereyim" gibi... Sizinle paylaşmak yaşıtlarıyla paylaşmaktan daha az stresli ve daha güvenlidir. Bu değiş tokuş oyunları iyi bir alıştırma gibi görünüyor değil mi? :)
- Ödünç verme ve ödünç almayı öğretin. Verdiğinizde geri alacağınızı, aldığınızda ise geri verecek olduğunuzu ona açıklayın. Mesela güneş gözlüğünüzü ona ödünç verin ve daha sonra geri isteyin. Ona parkta oynayan diğer çocukların da salıncak ve kaydırak gibi park malzemelerini evlerine götürmediklerini açıklayın. Bazı şeyleri yalnızca herkesin belli bir süre kullandığı hakkında sohbetler edin.
- Ne kadar küçük ve isteksiz de olsa paylaşma konusunda sergilediği tüm tavırları övün. Ne zaman paylaşmaya karar verirse bu iyiliksever tavrını övün. Mümkün olduğunda ona paylaşmanın kendi ödülü olabileceğini anlatın ve bunu anlamasını sağlayın. Örneğin "bir arkadaşına kendi küreklerinden birinin vermek, bir kale yapımını, oyun arkadaşına kamyonunu ödünç vermek de daha eğlenceli ve daha heyecanlı bir yarışı mümkün kılar" diyebilirsiniz.
Paylaşmayı eninde sonunda öğreneceğine emin olabilirsiniz. Siz yeter ki onu destekleyin ve empati, anlayış içinde bir ilişki yürütün. Kurduğunuz güvenli bağlanmanın artık güvenli bir şekilde ayrılmaya başladığını unutmayın. Sevgilerle...